Devlet medyasının haberine göre, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeshkian Çarşamba günü yaptığı açıklamada, dış tehditlerden çok iç bölünmeler ve siyasi çekişmelerden endişe duyduğunu söyledi.
IRNA’ya göre Pezeshkian bir kabine toplantısında, “ABD veya başkalarının komploları konusunda ciddi bir endişem yok, çünkü düşmanlıkları ortada,” dedi. “Ancak ülke içinde her şeyi itibarsızlaştırma ve karalama çabalarının yayılmasından, yanlış kutuplaşmalardan ve bölünmelerden derin endişe duyuyorum.”
Bu tür davranışların “halk arasında öfke, kaygı ve umutsuzluğu” körüklediğini söyleyen Pezeshkian, yetkilileri ve politikacıları birliğe odaklanmaya çağırdı. “Dış meselelerle başa çıkabilirim,” dedi, “ama iç sorunlarımız konusunda endişeliyim.”
Pezeshkian, ulusal dayanışmanın güçlendirilmesi çağrısında bulundu ve “bazılarının uyumu teşvik etmek yerine sürekli olarak her şeye zarar vermeye ve her şeyi sorgulamaya çalıştığı” konusunda uyardı.
İran’da İç Bölünme Korkusu: Rejimin En Büyük Tehdidi
İran rejimi şu anda iç bölünmelerden ve potansiyel bir çöküşten derin bir korku duyuyor. Bu korku, ekonomik kriz, uluslararası yaptırımlar, İsrail-İran savaşı sonrası travma ve rejim içindeki güç mücadeleleri gibi faktörlerden kaynaklanıyor.
İran Cumhurbaşkanı Masoud Pezeshkian, 15 Ekim 2025’te kabine toplantısında bu konuyu doğrudan dile getirdi: “ABD veya diğerlerinin entrikalarından ciddi bir endişem yok, çünkü düşmanlıkları açık.
Ama sahte kutuplaşmaların, bölünmelerin yayılmasından ve içeride her şeyi karalamaktan derin endişe duyuyorum. Bu, halk arasında öfke, kaygı ve umutsuzluk yaratıyor.” dedi.
Pezeshkian, dış tehditleri yönetebileceğini söylerken, iç sorunların rejimi daha fazla zayıflatabileceğini vurguladı. Bu açıklama, rejimin önceliğinin dış düşmanlardan ziyade kendi iç dinamikleri olduğunu gösteriyor.
İran İslam Cumhuriyeti, 2025 yılında hem dış saldırılar hem de iç dinamiklerin yarattığı baskılar altında ezilirken, rejimin en derin korkusu kendi bünyesindeki çatlaklar haline gelmiş durumda. Haziran ayında İsrail’in başlattığı ve 12 gün süren savaş (kısaca “On İki Gün Savaşı” olarak anılan), rejimin askeri ve nükleer altyapısını hedef alırken, aynı zamanda Tahran’ı iç istikrarsızlıkla yüzleştirdi. Bu süreçte, rejim liderliği Yüksek Lider Ali Hamaney’in etrafında daralırken, ekonomik çöküş, halk huzursuzluğu ve elitler arası çatışmalar, rejimin hayatta kalma mücadelesini iç tehditlere kaydırdı.
İç Bölünmenin Kökenleri: Savaşın Tetiklediği Paranoiaİsrail’in 13 Haziran 2025’te başlattığı saldırılar, İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) komutanlarının suikastları, nükleer tesislerin vurulması ve iç güvenlik birimlerinin hedef alınmasıyla rejimin komuta zincirini sarstı. Bu saldırılar sırasında, rejim medyası “iç unsurların” teslimiyet çağrıları yaptığını iddia ederek, halkı ve elitleri suçladı. Örneğin, sürgündeki muhalif lider Reza Pahlavi, rejimin çöküşte olduğunu ve post-İslam Cumhuriyeti tartışmalarının başladığını duyurdu.
Bu, rejimin içindeki güvensizliği derinleştirdi: IRGC içinde “sızma” korkusu yayıldı ve komutanlar arasında tutuklamalar başladı.Rejim, bu korkuyu bastırmak için kitlesel tutuklamalara, internet kesintilerine ve infazlara başvurdu. Amnesty International’a göre, savaş sonrası infaz oranları %200 arttı; rejim, “iç tehditleri” gerekçe göstererek 30.000’den fazla Afgan mülteciyi sınır dışı etti ve muhalifleri “dış ajan” olarak damgaladı. Tasnim Haber Ajansı gibi IRGC’ye bağlı kaynaklar, “hibrit savaş” kavramını iç bölünmeleri izlemek için kullandı ve bürokrasiyi yerel yetkililere devretmeyi önerdi – bu, merkezi yapının kırılganlığını kabul etmek anlamına geliyor.
Ekonomik çöküş ise bu bölünmeyi körükledi. Savaşın maliyetiyle birleşen yaptırımlar, rialın değerini eritti ve su/enerji krizini tetikledi. Karacay Barajı’nın rezervleri %75 azaldı; Tahran’da elektrik kesintileri günlük hayatı felç etti. Halkın rejime öfkesi, 2022 Mahsa Amini protestolarının yankısı gibi patladı: Euronews’e göre, savaş sırasında sessiz kalan aktivistler, “Saldırılar bitince sesimizi yükselteceğiz, çünkü bu rejim savaşı başlattı” diyor.
Elitler Arası Çatışmalar: IRGC vs. ReformcularRejimin iç bölünmesi, en üst seviyede kendini gösteriyor. IRGC ile “Dayanıklılık Cephesi” (Jebhe Paydari) gibi sert fraksiyonlar arasında, savaş sonrası suçlamalar uçuştu. Cumhurbaşkanı Mesud Pezeshkian’ın röportajı, “teslimiyetçi” olarak damgalanmasına yol açtı; Javan gazetesi, “Düşmanların bıçağını keskinleştiren” iç unsurları eleştirdi. Eski İçişleri Bakanı Mustafa Purmuhammedi, devlet TV’sinde “45 yıldır huzur yok” itirafında bulundu, ki bu rejimin kronik istikrarsızlık korkusunu yansıtıyor.
Muhalif Halkın Mücahitleri Örgütü (MEK/PMOI) gibi gruplar, bu çatışmalardan besleniyor. Rejim, MEK’i “en büyük iç tehdit” olarak görüyor; Ekim 2025’te IRGC istihbaratı, Kermanşah’ta yolsuzluk soruşturmalarında yargıç ve komutan tutuklamalarını engelleyemedi – bu, kurumlar arası güvensizliğin zirvesi. Sürgündeki muhalifler, “Rejim, Pahlavi’yi en büyük tehlike olarak görüyor çünkü organize bir alternatif sunuyor” diyor.
| Ana İç Tehdit Unsurları | Açıklama | Etkileri |
|---|---|---|
| Ekonomik Kriz | Yaptırımlar ve savaş maliyetiyle enflasyon %60’ı aştı; işsizlik gençlerde %40. | Halk protestoları artıyor; rejim, “dış ajanlar” diye bastırıyor. |
| Askeri Parçalanma | IRGC komutan kayıpları; ordu içinde darbe söylentileri. | Komuta zinciri kırıldı; gizli toplantılar yaygın. |
| Muhalif Hareketler | MEK ve Pahlavi destekçileri; 2022 protestolarının kalıntıları. | Rejim, infazlarla yanıt veriyor; sürgündeki çağrılar içerde yankılanıyor. |
| Etnik Gerilimler | Kürt, Azeri ve Beluç ayrılıkçılığı; Azerbaycan’la sınır gerilimi. | Rejim, federalleşme korkusu yaşıyor; İsrail, etnik bölünmeyi teşvik ediyor. |
Rejimin Tepkisi: Baskı ve İzolasyonRejim, iç korkusunu yönetmek için “Savunma Konseyi” kurdu; bu, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin hibrit tehditlere (bilgi savaşı, kültürel operasyonlar) odaklanan bir uzantısı. Nour News, “Düşmanlar, iç bölünmeleri medya üzerinden körüklüyor” diye uyarıyor. Ancak bu, rejimin kendi bürokrasisini suçlamasına yol açtı: Merkezi yapı “yavaş ve kırılgan” olarak nitelendi.
Dış izolasyon da iç baskıyı artırdı. Suriye’de Esad’ın düşüşü (Aralık 2024), “Direniş Ekseni”ni parçaladı; Hizbullah’ta maaş kesintileri ve iç bölünmeler yaşandı. IAEA Başkanı Rafael Grossi, nükleer tesislerin vurulmasına rağmen İran’ın haftalar içinde %90 zenginleştirmeye dönebileceğini söylerken, rejim “snapback” yaptırımlarından kaçınmak için müzakere sinyali verdi – ama Hamaney, “Sıfır zenginleştirme” talebini reddetti.
X (eski Twitter) gibi platformlarda, İranlı kullanıcılar rejimin “iç kanser” olduğunu tartışıyor: Bir kullanıcı, “MEK tek gerçek tehdit; devrim barışçıl olmayacak” derken, diğeri “Telegram kanalları dezenformasyonla bölüyor” diye uyarıyor. Aktivistler, savaş sonrası “kan banyosu” korkusundan bahsediyor: Parlamento, “hainler” için toplu infazları tartışıyor.
Olası Senaryolar: Çöküş mü, Dönüşüm mü?Uzmanlara göre, rejim değişikliği kaçınılmaz değil ama olası. Üç ana senaryo öne çıkıyor:
- İç Darbe veya Askeri Kırılma: IRGC’de hayal kırıklığı artarsa, ordu veya orta kademe subaylar devreye girebilir. Sovyet çöküşü gibi ani ve kanısız olabilir, ama etnik ayrılıkçılar (Kürtler, Azeriler) devreye girerse kaos büyür.
- Halk Ayaklanması: Ekonomik kriz ve savaş travması, 2022 protestolarını yeniden ateşleyebilir. Ancak aktivistler, “Şimdi bomba düşerken değil, sonra” diyor. Netanyahu’nun “Rejimi devirin” çağrısı, iç muhalefeti cesaretlendirdi ama organize bir liderlik yok.
- Kontrollü Dönüşüm veya Çöküş: Hamaney sonrası haleflik krizi, reformcuları güçlendirebilir. Ama rejim, “federal İran” korkusuyla (Jerusalem Post’un önerisi) parçalanmayı önlemek için baskıyı artırıyor. Körfez ülkeleri, “Zayıf ama bütün İran” istiyor; Türkiye ise sınır istikrarı için rejim sonrası senaryolara hazırlık yapıyor.
Sonuç olarak, İran rejimi için en büyük tehdit dışarıdan gelen füzeler değil, içeriden yükselen çatlaklar. Savaş, bu korkuyu görünür kıldı: Halkın sessiz öfkesi, elitlerin kavgası ve kurumların erozyonu, Tahran’ı bir yol ayrımına getirdi. Rejim hayatta kalmak için baskıyı tırmandırıyor,
Kaynak: Musitem Haber




