Trump, Cuma günü Pittsburgh banliyölerindeki bir ABD Çelik fabrikasını ziyaret ederek çelik üzerindeki tarifeleri %50’ye çıkaracağını duyurdu. Şirket ile Japon rakibi Nippon Steel arasında “planlı bir ortaklık” olduğunu ima ettikten bir hafta sonra.
“%25’lik bir artış uygulayacağız. ABD’ye çelik üzerindeki tarifeleri %25’ten %50’ye çıkaracağız. Bu da ABD’deki çelik endüstrisini daha da güvence altına alacak,” dedi.

Nippon anlaşması, ABD Steel’in genel merkezinin Pensilvanya’da kalmasına izin verecek. Trump, geçen Pazar günü anlaşmayı “bir yatırım” ve ABD tarafından “kontrol edilecek” “kısmi mülkiyet” olarak nitelendirdi. Ancak yönetim anlaşma hakkında çok az ayrıntı yayınladı.
Trump Cuma günü. “Bugün burada, bu köklü Amerikan şirketinin Amerikan şirketi olarak kalmasını sağlayacak gişe rekorları kıran bir anlaşmayı kutlamak için bulunuyoruz,” dedi.
Trump’ın geçen haftaki duyurusu, Nippon’un yıllardır sürdürdüğü U.S. Steel’i satın alma çabalarının son halkasıydı. U.S. Steel’i satın almak için yaptığı yaklaşık 15 milyar dolarlık teklif, eski Başkan Joe Biden tarafından Ocak ayında ulusal güvenlik gerekçesiyle engellendi.
2024 seçim kampanyası sırasında satın almaya karşı çıkan Bay Trump, o zamandan beri çelik üreticileri arasındaki bir anlaşmaya ısındı ve başkanın “100.000’den fazla Amerikalı işini yaratıp kurtaracağını” söylediği 14 milyar dolarlık bir yatırımı övdü.
2024 seçim kampanyası sırasında satın almaya karşı çıkan Bay Trump, o zamandan beri çelik üreticileri arasındaki bir anlaşmaya ısındı ve başkanın en az 70.000 iş yaratacağını söylediği 14 milyar dolarlık bir yatırımı övdü.
Trump Cuma günü “Çok mutlu olacaksınız,” dedi. “Size çok fazla para geliyor.”
Trump, anlaşmanın “tüm çelik işçilerinin işlerini korumasını ve ABD’deki tüm tesislerin açık ve gelişen kalmasını sağlamak için hayati korumalar” içerdiğini söyledi. Ayrıca, U.S. Steel’in tüm yüksek fırın tesislerini en azından önümüzdeki on yıl boyunca tam kapasitede tutacağını ve “hiçbir işten çıkarma veya dış kaynak kullanımı olmayacağını” söyledi. Ayrıca, her ABD çelik işçisinin yakında 5.000 dolarlık bir ikramiye alacağını söyledi.
Trump, şirket her teklif sunduğunda teklifi “daha da iyi” hale gelen Nippon’un ısrarı sonrasında bir anlaşmayı onayladığını söyledi.
Pennsylvania Cumhuriyetçisi Senatör David McCormick, Salı günü CNBC ile yaptığı bir röportajda anlaşma hakkında daha fazla ayrıntı verdi ve U.S. Steel’in bir Amerikalı CEO’su olacağını ve yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunun ABD’li olacağını söyledi; bu düzenleme de Biden tarafından reddedilen anlaşmanın bir parçasıydı.
McCormick, son yinelemede potansiyel bir farktan bahsetti ve ABD’nin altın bir hisseye sahip olacağını belirtti.
McCormick, “Bu, ABD hükümetiyle imzalanacak bir ulusal güvenlik anlaşması,” dedi. “Esasen ABD hükümetinin yönetim kurulu üyelerinden birkaçını onaylamasını gerektirecek ve ABD’nin üretim seviyelerinin düşürülmemesini sağlamasına olanak tanıyacak bir altın hisse olacak.”
McCormick, Nippon’un “kesinlikle yönetim kurulu üyelerine sahip olacağını ve bunun genel kurumsal yapılarının bir parçası olacağını” söyledi.
McCormick, Nippon hakkında “ABD pazarına erişim fırsatı istediler – bu onlara bunu yapma ve bunun ekonomik faydasını elde etme olanağı sağladı,” dedi. “Bunu müzakere ettiler, bu onların teklifiydi.”
Altın hisse hükmünün birleşen şirketlerin herhangi bir ABD mülkiyetini içerip içermediği henüz belli değil.
United Steelworkers sendikası, Japon şirketinin Amerikan işlerini riske atan “gösterişli vaatlerde” bulunduğunu savunarak bir satışa karşı çıktı.
Ancak bir satın alma olmadan, U.S. Steel geçen yıl şirketin yüksek fırın tesislerinden “büyük ölçüde uzaklaşacağı” ve bunun binlerce işi tehlikeye atacağı konusunda uyardı. Şirket, Pittsburgh’daki genel merkezinin geleceğinin de bir anlaşma olmadan belirsiz olduğunu söyledi.
U.S. Steel yaklaşık 22.000 kişiyi istihdam ediyor ve 14.000’den fazla çalışanı Kuzey Amerika’da ve geri kalanı Slovakya’da.
Kaynak: CBS News
ABD’nin çelik ithalatına uyguladığı tarifeleri %50’ye yükseltmesi, Türkiye’nin çelik sektörünü ve genel ekonomisini çeşitli şekillerde etkileyebilir. Bu durumun Türkiye’ye zarar verip vermeyeceğini değerlendirmek için mevcut bilgileri ve olası senaryoları inceleyelim:
- Mevcut Durum ve Tarihsel Bağlam
Geçmiş Tarifeler: ABD, 2018 yılında Türkiye dahil birçok ülkeye çelik ithalatına %25 gümrük vergisi uygulamaya başlamıştı. 2018’de bu oran kısa bir süre için Türkiye’ye özel olarak %50’ye çıkarılmış, ancak 2019’da tekrar %25’e düşürülmüştü.
Türkiye’nin ABD Çelik İhracatı: Türkiye, ABD’ye yıllık yaklaşık 1,2 milyar dolarlık çelik ihraç ediyor. Ancak, ABD’nin Türkiye’nin toplam çelik ihracatındaki payı %9 civarında olup, bu pazar Türkiye için önemli ancak ana pazar değil.
- %50 Tarife Artışının Potansiyel Etkileri
Maliyet Artışı ve Rekabet Gücü: %50’lik bir gümrük vergisi, Türk çelik ürünlerinin ABD pazarında fiyat avantajını ciddi şekilde azaltabilir. Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci’nin geçmişte belirttiğine göre, Türkiye’nin çelik fiyatları (ton başına yaklaşık 600 dolar) ABD’deki yerel fiyatlara (850 dolar) kıyasla avantajlıydı. Ancak, %50 tarife bu avantajı büyük ölçüde ortadan kaldırabilir.
İhracat Hacminde Azalma: ABD, Türkiye’nin çelik ihracatında önemli bir pazar olmasa da, %50’lik tarife Türk çelik üreticilerinin bu pazardaki rekabet gücünü zayıflatabilir. Bu, ihracat hacminde düşüşe ve gelir kaybına yol açabilir.
Alternatif Pazarlara Yönelim: Türk ihracatçılar, ABD pazarındaki kayıpları telafi etmek için Avrupa Birliği, Orta Doğu veya Afrika gibi diğer pazarlara yönelebilir. 2023’te AB, Türkiye’nin çelik ihracatının %44’ünü oluşturuyordu. Ancak, bu pazarlarda da rekabet yoğun ve küresel çelik talebi 2024’te %5 azalmış durumda.
İç Piyasa Etkileri: Türkiye’nin çelik sektörü, iç piyasada inşaat ve kentsel dönüşüm kaynaklı talep artışından faydalanıyor. Ancak, ABD’ye ihracat kaybı, bazı firmaların gelirlerini olumsuz etkileyebilir ve bu, özellikle ihracata bağımlı firmalarda istihdam veya üretim kapasitesine yansıyabilir.
- Türkiye İçin Olumlu Yönler
Rekabet Koşullarında Eşitleme: Türkiye Ticaret Bakanlığı yetkilileri, ABD’nin tüm ülkelere %25 tarife uygulamasının, halihazırda %25 vergiye tabi olan Türkiye için rekabet koşullarını eşitleyebileceğini belirtmişti. %50 tarife, Kanada, Brezilya, Meksika gibi rakipleri de aynı oranda etkileyeceği için Türkiye’nin görece konumu çok değişmeyebilir.
Fiyat Avantajı: Türk çeliğinin düşük üretim maliyetleri, %50 tarifeye rağmen sınırlı bir rekabet avantajı sağlayabilir. Ancak, bu avantajın derecesi, tarife kapsamındaki ürünlerin detaylarına (GTİP numaraları) bağlıdır.
- Zarar Potansiyeli
Doğrudan Ekonomik Kayıp: ABD’ye çelik ihracatı, Türkiye’nin toplam ihracatının %0,7’sine denk geliyor. %50 tarife, bu ihracatta ciddi bir düşüşe yol açarsa, sektörde gelir kaybı ve bazı firmalarda finansal zorluklar yaşanabilir.
Küresel Tedarik Zinciri Etkileri: ABD’nin tarifeleri, küresel çelik fiyatlarını artırabilir ve bu, Türkiye’nin ithal ettiği hurda çelik gibi hammaddelerin maliyetini yükseltebilir. Bu durum, iç piyasada üretim maliyetlerini artırarak enflasyonist baskı yaratabilir.
Misilleme Riskleri: Türkiye, ABD’nin tarifelerine yanıt olarak kendi misilleme tarifelerini uygulayabilir. Bu, ABD’den ithal edilen ürünlerin fiyatlarını artırarak Türkiye’deki tüketiciler ve işletmeler için maliyetleri yükseltebilir.
- Uzman Görüşleri
Cemal Demirtaş (Ata Yatırım): Türkiye’nin ABD ile ticaretinin dengeli olduğunu ve çelik sektörüne etkinin sınırlı kalabileceğini, hatta rekabet gücünü artırabileceğini düşünüyor.
Veysel Yayan (Türkiye Çelik Üreticileri Derneği): ABD’nin 2018’den beri Türkiye’ye %25 vergi uyguladığını ve yeni tarifelerin etkisinin halihazırda fiyatlandırılmış olabileceğini belirtiyor.
Wolfango Piccoli (Teneo): Türkiye’nin, Çin mallarına alternatif olarak ABD pazarında giyim, otomotiv parçaları ve ev eşyaları gibi sektörlerde fırsat yakalayabileceğini, ancak bu kazanımların sınırlı olacağını söylüyor.
Faruk Kahraman (OPIC Eski Danışmanı): Türkiye’nin ABD pazarında kültür çatışması yaşadığını ve ihracat payını artırmanın zor olduğunu ifade ediyor.
- Uzun Vadeli Etkiler
Ekonomik Belirsizlik: ABD’nin tarifeleri, küresel ticarette korumacı eğilimleri artırarak dünya ticaret hacmini %7,7 oranında azaltabilir. Bu, Türkiye gibi dış ticarete bağımlı ekonomiler için büyüme baskısı yaratabilir.
Yatırım ve Üretim Kaymaları: Türk üreticiler, ABD pazarındaki kayıpları telafi etmek için alternatif pazarlara yönelmek veya maliyet optimizasyonu yapmak zorunda kalabilir.
Sonuç
ABD’nin çelik tarifelerini %50’ye yükseltmesi, Türkiye’nin çelik sektörüne zarar verebilir, ancak bu zarar sınırlı kalabilir. Türkiye’nin ABD’ye çelik ihracatı toplam ihracatının küçük bir kısmını oluşturuyor ve halihazırda %25 vergi uygulanıyor olması, yeni tarifelerin şok etkisini azaltabilir. Türk çelik sektörü, düşük üretim maliyetleri ve alternatif pazarlara yönelimle bu durumu kısmen telafi edebilir. Ancak, küresel çelik talebindeki düşüş ve artan hammadde maliyetleri, uzun vadede sektörü zorlayabilir. Türkiye’nin bu tarifelere karşı stratejisi, alternatif pazarlar bulmak, maliyet yönetimini optimize etmek ve potansiyel misilleme tarifelerini dikkatlice değerlendirmek olmalıdır.